SERVET-İ FÜNÜN DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI - EDEBLİ NOTLAR

SERVET-İ FÜNÜN DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI


SERVET-İ FÜNUN DERGİSİ

SERVET-İ FÜNÜN DÖNEMİ

 

SERVET-İ FÜNÜN EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ

 

Yüksek Zümre Edebiyatı, Salon Edebiyatı gibi isimler de verilen bu dönem sanatçıları “Sanat için sanat” ilkesine bağlıdırlar. 

SORUSU ÇIKAR:

  • Divan edebiyatından miras kalan cümlenin dize ya da beyitte son bulması kuralını, değiştirdiler ve cümleyi daha özgürce kullandılar. Beytin cümle üzerindeki hakimiyetine son verdiler. Cümleyi istedikleri yerde bitirmeye başladılar. (Cümleyi bu şekilde kullanmalarına Anjambman tekniği denir. Fransız edebiyatından şiirimize geçmiştir. Bu tekniği Tevfik Fikret, Mehmet Akif Ersoy, Cenap Şahabettin gibi sanatçılar kullandı. Cümleyi bu şekilde kullanmak, şiiri düzyazıya yaklaştırmada da etkili oldu.

  • Servetçiler divan şairleri gibi aruz kullanmaya devam etmişlerdir. Ama divandaki aruz kurallarını değiştirip aruzu kullanma şekline de yenilik getirdiler. Aruz ölçüsünün dizeler üzerindeki egemenliğini yıkarak bir şiirde birden çok aruz kalıbını kullanmışlardır. (Cenap Şahabettin-ELHAN-I ŞİTA Şiiri, Tevfik Fikret -Yağmur Şiiri)

  • Servet-i Fünun şairleri “her şey şiirin konusu olabilir” görüşünü benimsediler. Fakat dönemin siyasi baskıları (İstibdat Dönemi) nedeniyle aşk, doğa, aile hayatı ve gündelik yaşamın basit konularına eğilmişlerdir.

  • Servet-i Fünun döneminde şiirde ilk defa konu bütünlüğü sağlanmıştır.

 

  • “Sanatkârâne üslup” ve yeni bir “vokabüler” (sözvarlığı) yaratma kaygısıyla oldukça ağır bir dil kullanmışlardır.

 

  • “Kafiye kulak içindir” görüşünü benimsemişlerdir. Hatırla Recaizade Mahmut Ekrem ve Muallim Naci arasında kafiye göz için – kafiye kulak için tartışması yaşanmıştı. Servet-i Fünun ’un oluşumda büyük katkısı olan Recaizade ve taraftarları kazanan taraf olmuştu.

 

 

 

  • Divan edebiyatı nazım biçimlerini kullanmayı bıraktılar.

Şiirde üç değişik biçim kullanmışlardır:

 

1. Batı’dan aldıkları “sone, triyole” ve “terza-rima”

2. Divan edebiyatından müstezatı alıp, türlü değişiklikler uygulayarak kullandıkları serbest müstezat

3. Bütünüyle kendi yarattıkları biçimler

  • Mensur şiir örnekleri verilmeye başlanmıştır. (Mensur şiir linkine tıklayarak daha detaylı bilgiye ulaşabilirsin.)

  • Bu dönemde şiir, resim sanatından oldukça fazla etkilendi. (Tevfik Fikret aynı zamanda ressam) Resim altına şiir yazma, tablo gibi şiir yazma yaygınlaşmıştır.

 

  • Romanda Realizm ve Natüralizmin; şiirde ise Parnasizm ve Sembolizmin etkisi görülür.

  • Roman tekniği sağlamdır, psikolojik tahlillere sağlam bir şekilde işlenmiştir. Roman ve hikâyede teknik bakımdan Batı seviyesine bu dönemde ulaşılmıştır. (Halit Ziya Uşaklıgil)

  • Roman ve hikâyelerde bireysel konular işlenmiştir: Aşk, dram, hayal kırıklıkları, aile içi çelişkiler...

  • Kahramanlar eğitimli, aydın kişilerden seçilmiş, ait oldukları sınıfa göre konuşturulmuştur.

  • Romanlar da seçilen mekân İstanbul’dur. Ait oldukları çevreyi anlatırlar.

Dikkat Et: Halit Ziya’nın hikayelerinde mekân olarak Anadolu kullanılmıştır. Sorularda çeldirici olarak kullanırlar.

 

 

  • Tiyatro türünde dönemin siyasi baskısı nedeniyle hemen hemen hiçbir gelişme gösterilmemiştir. Hüseyin Suat, dönemin tiyatro yazarı olarak öne çıkmıştır.

Dikkat Et: Sorularda “Bu dönemde yazılan tiyatro metinleri, Tanzimat tiyatrosu kadar yetkin eserler değildir, bu yüzden tiyatro geri plandadır.” gibi seçeneklerle karşılaşacaksın, doğru kabul etme. Bu durumun sebebi dönemin siyasi baskısıdır.

 

  • Gazete de tiyatro ile aynı kaderi paylaşmış, Tanzimat dönemindeki gücünü kaybetmiştir. Bu durumun sebebi olarak hem dönemin siyasi baskıları hem de servetçilerin yüksek zümreye edebiyat yapmayı seçmeleri etkilidir. Çünkü salon beylerine ve hanımlarına dergicilik daha çok hitap eder.

 

  • Dönemin sanatçılarında hayal-hakikat çatışması vardır. Toplumdan kopukturlar. Adeta fil dişinden kulede yaşamak deyiminin vücut bulmuş halidirler. (Siyasi baskı, İstibdat Dönemi)

 

  • Servet-i Fünun döneminde toplumsal konuları ele alan makale, fıkra, eleştiri gibi öğretici metin türlerinin yerine bireysel temaları işleyen anı, gezi yazısı, edebi tenkit gibi türler alır. Dönemin öğretici metinleri edebi yönü güçlü eserlerdir. Servet-i Fünuncular anı türünü geliştirmişlerdir. Edebi bir değer taşıyan anı türü Halit Ziya ile gelişmiştir.







Yorum Gönder

2 Yorumlar

Bana sormak istediğiniz bir şey var mı?